İHANET Mİ CİNAYET Mİ?

DORUKTÜRK TRAKYA - Aralık 4, 2019 7:51 am A A

Adı “Çılgın Proje!”

Her seçim öncesi köpürtülür…

Şimdi gündemde seçim meçim yok, ama yine köpürtülüyor.

Hayrolsun inşallah.

Bu proje devletimize ve milletimize ne getirecek henüz bilmiyoruz. Ama neler götürebileceği, kör göze parmak misali ortada duruyor.

Aklımıza geldikçe tüylerimizi ürperten bu gerçekler neler?

Bir kere en az 65 milyar dolar gibi, ÇILGIN BİR MALİYETİ VAR! Edirne’den Hakkâri’ye ve Sinop’tan Hatay’a kadar proje ile hiç alakası olmayan, orta halli TÜRK İNSANI BU BEDELİ İNLEYE İNLEYE ÖDEYECEK!

Eğer proje gerçekleşirse “Batı İstanbul” büyük bir “ada” şehrine dönecek. Ama yalnızca İstanbul’un yarısı mı ada olacak? Hayır.

Yapılacak devasa kazılardan yaklaşık 355 MİLYON METREKÜP HAFRİYAT ortaya çıkacak ve bu hafriyat önce karadan sonra da denizden taşınarak Marmara Denizi’nde Kınalıada büyüklüğünde yeni adalar inşa edilecek. Önce bir hafriyat kamyonlarının estireceği terörü, sonra da milyonlarca metreküp hafriyat dökülen Marmara denizinin altındaki değişen ekolojik yaşamı düşünün…

Önemli çevre ve okyanus bilimcilerimizin ittifak ettikleri tespitlere göre “Bu Kanal İstanbul Projesi, Boğaz’ın kendine özgü alt ve üst akıntı rejimini bozacak. Bozulacak rejimle birlikte Marmara Denizi’nin tuzluluk oranları da değişecek, denizin dibinde zaten alt sınırda olan oksijen seviyesi bitme noktasına gelecek ve MARMARA’DA DENİZ YAŞAMI SONA ERECEK!”

Nüfusu 15 milyonu geçen İstanbul’un devasa kanalizasyonu boğaz alt akıntısına boşaltılıyor ve bu akıntı ile Karadeniz’e taşınarak orada dönüşüm yoluyla yok oluyor“

Zaman içerisinde İstanbul’un kanalizasyon deşarj projesi de bu anoksik sudan etkilenecek!” Yani Kanal İstanbul gerçekleşirse İSTANBUL BOĞAZI TAM BİR FOSEPTİK BOĞAZINA DÖNÜŞECEK!

Şimdi sıkı durun:

“İSTANBUL’DA ÇÜRÜK YUMURTA KOKUSUNDAN (Hidrojen2 Sülfür) DURULMAYACAK, üstelik kanalı kapatsanız bile geri dönüş olmayacak!”

Zamanla Batı İstanbul’un bütün yeraltı tatlı su kaynakları deniz suyu ile dolacak! Yani bu yeni ada zaman içerisinde KUYULARINDAN SADECE DENİZ SUYU ÇIKAN BİR ADA haline gelecek!”

Sırf Erdoğan’ın bu kanal sevdası yüzünden; Küçükçekmece Gölü bitecek, Sazlısu Barajı bitecek ve İstanbul’a su sağlayan en önemli su toplama havzası olan Terkos gölü de olumsuz etkilenecek!

15 milyon İstanbulluya deniz suyu mu içireceğiz?

Trakya’da giderek azalan, son derece verimli tarım ve orman arazilerinin, bu projeyle yapılaşmaya açılması sonucu betonlaşacak, tarım ve orman alanlarımız ile yaban hayatı yok edilecek!

Peki ya Batı İstanbul Adası’nda yıkıcı bir deprem olursa!!! Yardım nasıl ulaştırılacak?

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Nükleer Araştırma Merkezi’nin, İstanbul’da Küçükçekmece Gölü kenarında kurulduğunu ve burada halen bir nükleer araştırma reaktörünün faal olarak devrede olduğunu da hatırlatarak soruyorum. Olası bir nükleer saldırıda veya kazaya dayalı nükleer bir felakette Batı İstanbul Adası nasıl tahliye edilecek?

Olası bir savaş durumunda Edirne’yi ve Trakya sınırlarımızı savunma amaçlı göndereceğimiz ordularımızı (Kanal üzerindeki köprülerin vurulduğunu farz edersek) Trakya’ya nasıl geçireceğiz?

Kanalın genişliği 150 metre iken, İstanbul Boğazı’nın en dar kesimi 750 metredir. Herhangi bir gemi batması veya tanker kazası gibi durumlarda Boğaz’ın tıkanma tehlikesi yoktur. Ama durum Kanal İstanbul için hiç de öyle değildir. Kanalda kaza yapan, yanan, patlayan veya batarak kanalı tıkayan gemilerin enkazları nasıl çıkarılacaktır?

1936 tarihli Montrö Sözleşmesine göre; savaş gemileri ve savaş durumunda bazı kısıtlamalar hariç olmak üzere yabancı gemileri İstanbul Boğazı’ndan geçirmiyorum diyemezsiniz. Çünkü dünya devletlerine ait gemilerin, Türk boğazlarından hiçbir ücret ödemeden serbestçe geçiş hakları bulunmaktadır. Bu nedenle gemileri ne kanala yönlendirebiliriz ne de geçiş parası alabiliriz. Bir gemi daha kısa yoldan ve bedava geçmek varken, üstüne para vererek ve daha çok yakıt harcayarak neden yeni kanaldan geçsin ki?

Üstelik tehlikeli yük taşıyan gemilerin birçoğu su çekimi derinliği 35 metreye kadar varan büyük gemiler. Kanal İstanbul’un derinliği 25 metreden ibaret olacağı için, su çekimi derinliği 20 metreden daha büyük olan gemiler teknik olarak kanaldan geçemeyecekleri için zaten boğazı kullanmaya devam edecekler. Bu da boğazın kanal yolu ile tehlikelerden korunamayacağı anlamına gelir!

Siz bu kanalı açmak suretiyle; Asya ile Avrupa arasındaki sınırı boğazlardan Kanal İstanbul’un bulunduğu bölgeye taşıyorsunuz, yani batıya doğru öteliyorsunuz. Bu durumda ülkemizin Avrupa Kıtası’ndaki toprakları yüz ölçüm olarak azalmıyor mu? Sırf Trakya’daki topraklarımız nedeniyle aynı zamanda bir Avrupa ülkesi olduğumuzu iddia etmiyor muyuz?

Milletin bu kadar büyük parası ve emeği Kanal İstanbul’a gömülerek niçin heba edilecektir?

Bu proje hangi problemimizi çözecek ve hangi yaramıza merhem olacaktır?

Olası risklerin fizibilitesi yapılmış mıdır?

Atılan taş ürkütülen kurbağaya değecek midir?

Bu kadar para ve emek Kanal İstanbul’a gömüleceğine işsize iş, aşsıza aş olacak üretim sahalarına kaydırılamaz mı? Yeni fabrikalar yapılarak yeni bir üretim hamlesi başlatılamaz mı? Can çekişmekte olan tarım ve hayvancılığımız ayağa kaldırılamaz mı? Mesela İstanbul, beklenen büyük İstanbul depremine hazırlanamaz mı?

Bütün bunlar kamuoyu önünde yeterince tartışılmış mıdır?

Hepsinden önemlisi BU KONU bedelini ödeyecek olan HALKA SORULMUŞ MUDUR?

Ne yazık ki, Hayır.

Fakat bu projeyle ilgili öyle bir detay var ki, düşününce insanın midesi bulanıyor!

Bu Çılgın Proje Hükümette olsa olsa kimin işi olabilir?

İçişleri, Bayındırlık, Tarım Orman ve Su İşleri, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının veya
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın işi olabilir.

İyi de bu projeyi köpürten son açıklamalar Dışişleri Bakanlığı tarafından yapıldı.

Ne ayak?

Sakın bu proje de!!!

Neden mi!

Baksanıza Türk Silahlı Kuvvetlerinin Tank Palet Fabrikası için 50 milyon doları bir türlü bulamayanlar, bu Çılgın Proje için on milyarlarca doları bulmakta hiç de zorlanmıyorlar…

Öyle ise?

Sakın bu işin de kökü dışarıda olmasın?

Uzun lafın kısası:

Eğer bu proje yerli ve milli ise bir cinayettir!

Yok, kökü dışarıda ise o zaman da ihanettir.

Hasip Sarıgöz

Bu haber 681 kez okundu.
DORUKTÜRK TRAKYA - 7:51 am A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.