2 Temmuz 2017 Pazar günü (dün) Büyük Türkiye Partisinin, Ankara’da Kurucular Kurulu toplantısı Türkiye’nin dört bir yanından gelen katılımcılar ile gerçekleştirdi.
03 Temmuz 2017 Pazartesi 23:46
Diker Çiftinin katılımcıları karşılaması adeta düğün sahibi sıcaklığı, içtenliğindeydi.
Hal böyle iken toplantı diğer partilerde yaşanan kulis ve lobi faaliyetleri, dedikodu, tartışma ve kavgadan eser olmadan saygı, sevgi ve politik nezaket çerçevesinde gerçekleşti.
Genel Başkan Tevfik Diker adeta dalga geçercesine, dosta düşmana karşı Genel Başkanlığını tekrar onaya sundu, aday olup olmadığını sordu. Yanıt ise alkışlar oldu.
Hiç gerek olmadığı halde Genel Başkanlığını güncelleyen Diker, MKYK -MDK ve Başkanlık Divanını seçti.
Genel Başkan adayının çıkmadığı toplantıda Tevfik Diker oy birliğiyle yeniden Genel Başkan ve
MDK Başkanlığına da Selim Dinçel seçildiler.
Ayrıca Seçim İşleri Başkan Yardımcılığına 2 atama Genel Başkan tarafından onaylandı.
STK’lardan Sorumlu Başkan olarak Genel Başkan Yardımcılığına İşadamı ve Ortadoğu Uzmanı Ali Aras getirildi.
Teşkilatlanmanın sürat kazanması, sadece nicel değil, nitel anlamda, seçicilik arz etmesi anlamında
Başkanlık Divanının yetkilendirmesi ile Genel Başkan Yardımcısı Sabih Samur’un Teşkilatlanmadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Dağlı ile birlikte istişare ederek il ve ilçe başkanları görevlendirmesine, verilecek mazbataların çift imza ile geçerlilik kazanmasına görevlendirme yapıldı.
Tüm bu yoğun çalışmanın ardından Sn. Tevfik Diker Genel Başkan olarak Büyük Türkiye Partisi’nin Manifestosunu açıklamıştır.
Bu çok önemli manifesto içerik ve taahhüt anlamında tüm ezberleri bozacak niteliktedir.
Sizlerle paylaşıyoruz:
NEDEN BÜYÜK TÜRKİYE PARTİSİ?
Biz, birileri bize “hadi parti kur, yola çık, konjonktür bunu gerektiriyor” diye akıl, nasihat, onay ve icazet alanlardan değiliz.
Biz “Sahipsiz olan memleketin batması haktır; Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır” diyen Mehmet Akif Ersoy’u uyarıcı olarak kabul ederek, görev üstlenen, bu görevi icra etmek için yola çıkanlardanız, yoluna çıkanlardan değil!
Biz, kamplaştıran, “ya taraf olursun ya bertaraf” diyen, ötekileştiren, kandıran ve kandırılan,
dışlayan değil “Ülkenin bölünmez bütünlüğü” karşıtı olan hariç, her kesimi, dört eğilimi kucaklayan “Merkez Sağ” değil MERKEZ bir Partiyiz.
Alevi – Sünni
Türk – Kürt
Laik – Antilaik
Sağ – Sol ayrışmalarını sonsuza kadar sona erdirmek ülkümüzdür.
Bizim “DİRİLİŞ” söylemimiz olmaz!
Çok şükür bizim, adı TÜRKİYE olan bir Cumhuriyetimiz var. “O Doksan yıllık bir Mola” değil ki, ortada ölmek üzere olan bir şey yok ki diriltmeye çalışalım.
Biz KADİM DEVLET diyoruz. Biz sadece Doksan küsur yıllık bir Cumhuriyet değiliz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti buzdağının sadece su üstünde görünen kısmıdır.
Bizim toplam büyüklüğümüz içinde sadece Osmanlı yoktur, Selçuklu da vardır evveliyatı da.
Biz İkibin küsur sene ile ifade edilen bir büyüklüğe sahibiz.
BİZ KADİM DEVLETİZ.
Partimizin ismi öylesine seçilmiş bir isim değildir. BÜYÜK TÜRKİYE sadece bir slogan değildir.
Realiteyi tekrar hak ettiği günlere; 1923 – 1933 yıllarında yaşanan o muazzam coşku ve icraatları
tekrar fazlası ile yaşatmak için bir ülküdür, bir yemindir.
Mehter Marşı da bizimdir, Onuncu Yıl Marşı da bizimdir.
Ve bu Aziz vatanda her iki marş aynı ortamda birlikte çalınacak ve coşku ile sahiplenilecektir.
Bizim yeminimiz var; Cumhuriyetin tüm maddi ve manevi kazanımlarını tekrar yerli yerine oturtacağız.
Seksenlerin eski bir tuzağı, enstrümanı olan “ÖZELLEŞTİRME” ile kaybettiğimiz ne kadar milli varlığımız, değerimiz, fabrikamız, bacamız varsa hepsini,
gerekirse aynı isimler ve günümüzün teknolojisi ile yerine koyacağız. Yemin etmişiz!
Demokrasiyi, milli değerleri, dini, insan haklarını ve sıralanacak bir sürü tanımın;
adına bazılarının “Üst Akıl” dedikleri dolayısı ile kendi akıllarını altta bırakanların, Emparyalist Güçler tarafından kullandırılmasına asla müsaade etmeyeceğiz.
Türkçesi, Demokrasi elin ecnebisi istedi diye değil bizim ihtiyacımız olduğu için var olacak ve kıymetlidir.
Türkçe demişken Türk Ulusunun resmi dili Türkçedir.
Dörtbuçuk parmaktan oluşan ve adına Rabia denen tekler eksiktir.
Bizim tekimiz beş parmaktan oluşur:
-Tek Devlet
-Tek Millet
-Tek Vatan
-Tek Bayrak
–Tek Dil
Tek dili yok sayar, tek dil olan parmağı kırarak saklarsan, bu ülkenin bölünmesi için gerekli olan ilk malzemeye “Ana dilde konuşma özgürlüğü” masum söylemi ile başlayan “Halkların Kardeşliği” masum söylemi ile devam eden sonrasında Federasyon ve Tam Bağımsızlığa kadar gidecek söyleme ve icraata yol vermiş olursun; bilerek ya da bilmeyerek.
Örnek mi?
Al sana IRAK.
O yüzden biz dörtbuçuk parmak değil Beş Tekiz!
Biz TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE diyeniz!
Biz, hiç kimse ve kuruluş ile bağlı değiliz. Bizim tek bağımız var Aziz TÜRK MİLLETİ.
Biz “TÜRKİYELİ” demeyiz. Milletimizin adı vardır; TÜRK ULUSU’DUR
ve Türkiye Cumhuriyeti bir ULUS DEVLETTİR.
Biz “Ulus Devlet dönemi bitti artık dünyada sınırlar yok, dünya global bir köydür” masalı ile kandırılmayacak kadar kemik bir yapıya sahibiz.
Ve biz hiç KANMADIK, KANDIRILMADIK!
“İkinci Cumhuriyet”, “Yeni Osmanlıcılık”, “Dirilişçiler”, “Alt kimlik”, “Üst kimlik”, “Anayasal Vatandaşlık”, “Türkiyelilik” biz bunları elimizin tersi ile itiyoruz.
Bu Aziz Milletin adı ırk ve soy anlamında değil birleştiricilik anlamında cumhuriyeti kuranların, kurucu iradenin ortak ve resmi kararı ile “TÜRK” olarak konulmuştur.
Her vatandaşımız nereli olursa olsun, dini inancı, kökü, kültürü ne olursa olsun ayrım yapılmadan sen – ben diye ayrılmadan tek şemsiye altında Türk Vatandaşıdır ve bununla gurur duymasını sağlamak boynumuzun borcudur.
Biz Büyük Türkiye Partisi olarak “Lider” Partisi değiliz.
Çünkü tecrübe ile sabittir, gördük ki tek kişi üzerine kurulan tüm yapılanmalar ne kadar yaşatılırsa yaşatılsın lider vefat ettiğinde parti devam etmiyor, edemiyor.
Biz bir ekibiz.
Biz ONARICI bir ekibiz.
Sadece masada ve mikrofonda değiliz. Sahadayız.
Türkiye Cumhuriyetini kuruluş ayarlarına, fabrika ayarlarına döndürmek asli vazifemiz.
Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarının tamamlayamadığı, eksik kalan ve bize görev olarak bıraktığı ne kadar miras ve talimat varsa sorumluluk ve vazifemiz kapsamındadır.
Laiklik önemlidir.
Yüzde 99’u Müslüman olan ülkemizde %1’i gayriMüslim olan Türk Vatandaşlarımızın da hakkını gözeterek ayrım yapmadan, takiye yapmadan ülkemizi kurucu iradenin öngördüğü şekli ile huzur içinde yöneteceğiz.
Fatih Sultan Mehmet’in tanımış olduğu haklar ve mirası bizler için önemli en az Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası kadar.
Türk Milletinin refah, huzur, mutluluk ve zenginliğe ulaşmasını, insanca yaşamasını; yardımla değil işi gücü olarak, kazancı ile yaşamasını oluşturmak bizim kutsalımız.
Biz Hatip değiliz!
Türk Milletinin başına ne geldi ise ağzı çok iyi laf yapan ve dini, Allah’ı kalbinde değil ağzında tutanlar, takiye yapanlar tarafından gelmiştir.
Az konuşacak çok icraat yapacağız.
Siyaset esnafı olmuş kişileri bizim yapılanmamızda görmeyeceksiniz.
Gençleri önemsiyoruz. Sözde değil özde.
Onlar artık beyin göçü tanımı ile geleceklerini başka ülkelerde aramak zorunda kalmayacaklar.
Türkiye hem doğdukları hem de doydukları vatanı olacak.
Büyük Türkiye için Büyük Türkiye Partisinde birleşelim.
Particilik oynamadan insanları sen ben diye ayırmadan herkese iş, güç sağlayacak projelerimizle gelecek günlere masal anlatmadan icraatlarımızla yürüyelim.
Artık kandırılanlardan olmayalım.
Derin saygılarımla
Tevfik Diker
.