Hüzünlü gibiydi yüzü, kurşun karası bulutlar sarmıştı başını, onu teselli edelim dedik, eşimle el ele verdik, ta yüreğinin ortasından giriverdik can İstanbul’un döşüne. Damarından girdik. Metrodan inip Marmaray’a binerek, Sirkeci’den, Büyük Postahanenin hemen arkasından çıktık. Kışlık kasket aldık bana, ekalliyet mensubu esnaftan . Hem gerçek simitçiden hem de heykel simitçiden...