Sayın Cumhurbaşkanım!
Her gün şehitler verdiğimiz bir ortamda,
Gazilerimizin kanlarının oluk oluk aktığı ve sayılarının çığ gibi artığı bu çetin günlerde,
Cadde cadde, sokak sokak, ev ev ve adım adım; kendi şehirlerimizi, kendi ilçelerimizi ve kendi sokaklarımızı, canlarımız ve kanlarımız pahasına, yeniden vatan yaptığımız bu kanlı mücadelenin tam ortasında,
Sadece PKK denilen insan müsveddeleriyle değil, vekaleten yürütülen ve adı konmamış bu kirli savaşta; ABD ile, İngiltere ile, İsrail, Ermenistan, Rusya… Velhasılı bütün Haçlı güçleriyle savaşırken,
Size biad etmişlerin dışındaki halkın, daha yeni yeni “-Ya bunlar terörle mücadelede belki de samimi olabilirler, belki de gerçekten milli politika uygulamaya başlamış olabilirler” diye düşünmeye başladığı bu ilginç günlerde…
Allah’ın aşkına, bu Leyla Zana denilen militanla neyi görüşeceksiniz?
Bu Leyla Zana, sizin daha dün “PKK da HDP de asla muhatap alınmayacaktır, bu iş bitmiştir” dediğiniz HDP’nin mensubu değil mi?
Bu Leyla Zana, sırf “TÜRK” dememek için, hala daha milletvekili yeminini dahi etmemiş azılı bir Türk düşmanı değil midir?
Bu Leyla Zana, dünden bugüne sürekli olarak Meclisi karıştıran ve girdiği her ortamı terörize eden bir faşist Kürtçü değil midir?
Bu Leyla Zana, PKK örgütünün üyesi olmaktan 10 yıl ceza almış ama bir türlü ıslah olmamış, müzmin bir PKK sevdalısı değil midir?
Daha önceki çözülme sürecinin acı meyveleri yetmedi mi?
Sürekli olarak kandırıldığınızı siz söylüyorsunuz. Peki, kandırıldığınız hala yetmedi mi?
Bu hainlerle tekrar görüşme masasına oturarak ne yapmayı planlıyorsunuz?
Devletin kanunları ve terörle mücadelenin kuralları belli değil mi?
Hal böyle iken, siz Zana gibi vatan hainleriyle görüşmek suretiyle, Türk milletini hangi yola sokuyorsunuz?
At izininin it izine karıştığı; gaflet, dalalet ve hatta hıyanetin kol gezdiği ve soru işaretlerinin beyinlerimizde cirit attığı, sislerle kaplı bu otobanda bizi nereye götürüyorsunuz?
Allah’ın aşkına NEREYE?