GÜVENLİ Mİ, GÜVENSİZ Mİ?

Bir zamanlar, Şam’daki Emevi Camiinde cuma namazı kılmayı hayal ediyorlardı…

Ve kendilerine göre bir stratejik derinlikleri vardı…

Hoş, onlar bu hayallerle meşgulken, Yunan çoktan Ege’deki adalarımıza asker çıkarmış ve oraları işgal ederek, kendi hayalinin en azından bir kısmını gerçekleştirmişti bile!

Derken öz be öz Türk toprağı olan Süleyman Şah Türbesi’ni, tek kurşun atmadan IŞİD eşkıyalarına terk ettiler!

Atamız Süleyman Şah’ın sızlayan kemiklerini bir torbaya koyup, onursuzca geriye doğru kaçarlarken anladık ki, stratejik derinlik dedikleri şeyin derinliği sadece 180 metreymiş…

Neden 180 metre?

Çünkü, IŞİD’ten kaçırılan kemikler, sınırımıza sadece 180 metre uzaklıkta, üzerine çökülen bir Suriyeli şahsun toprağına gömüldü!

Oysa bir kurşun bile atmadan yapılan bu kaçış ve keza Ege’de Yunan’a terk edilen adalarımız hususu; hem Anayasamıza hem de Askeri Ceza Kanunu’na aykırı bir fiildir ve cezası da ölümdür! (İsterseniz bakın: Askeri Ceza Kanunu Md.:69)

Lakin bu onursuzluk, allanıp pullanıp cahil halkımıza başarılı bir harekat olarak lanse edilince, hiç kimse işin bu yönüne bakmadı bile.

Stratejik derinlik 180 metreye kadar düşünce, hayallerin Emevi Camii, gerçeklerin ise Kilis olduğu az da olsa görülmeye başlandı.

Derken, “Bir gece ansızın gelebiliriz” çıkışları azalmaya, “Menbiç boşaltılacak” ültimatomları da etkisizleşmeye başladı.

Köprünün altından baya bi su aktı.

Şimdi diyorlar ki, “Güvenli Bölge”…

Aslında iki taraf da hemfikir. Ters düştükleri tek konu, güvenli bölgenin derinliği.

Hükümet tarafı diyor ki, 30-35 Km. olsun, ABD tarafı da diyor ki, hayır 10-15 Km. olsun. (Allah’tan buradaki derinlik 180 metreden fazla)

Aslına bakarsanız biz Türkiye olarak, güvenli bölgeye razı olduktan sonra, o bölgenin derinliğinin çok bir önemi yok.

Neden yok?

Biz bu bölgede bir PKK/PYD Devleti’nin kurulmasına karşı değil miyiz?

Evet karşıyız.

Peki, bu kurulacak güvenli bölge; derinliği ne olursa olsun, bu terör devleti’nin kurulmasına engel olabilir mi?

Kesinlikle hayır!

Neden?

Çünkü siz böyle bir güvenli bölgeyi oluşturarak, ne PKK/PYD’yi yok etmiş, ne de etkisizleştirilmiş olacaksınız.

Ne yapmış olacaksınız?

Sadece güvenli bölgenin derinliği kadar güneye itmiş olacaksınız… (Eğer bölgenin kontrolü ABD’nin elinde olursa bunu da unutun!)

Ayrıca burada çok daha önemli bir tuzak var!

Eğer siz, Amerika ile güvenli bölge anlaşması yaparsanız; bu artık, sizin o güvenli bölgenin aşağısına karışmayacağınız, karışamayacağınız anlamına gelir!

Dahası var!

Dahası, bu güvenli bölgenin güneyinde 80.000 kişilik Amerikan beslemesi ordusu ile kurulacak PKK/PYD Kukla Terör Devleti’ni kabullendiğiniz veya zımnen tanıdığınız anlamına da gelir.

Şu kaderin cilvesine bakın ki, yakın tarihimizde aynı bölgede, bu modelin başka bir örneği yine bize karşı uygulanmıştır. Çekiç Güç’e destek ve ülkemizde üs vererek uygulanmasına katkı verdiğimiz Irak’taki “36 Paralel Uçuşa Yasak Bölge Uygulaması”nın sonucu ne oldu?

Irak’ın kuzeyinde sözde bir Kürt Devleti! Var mı? Var!

Ne yazık ki, ABD’nin güvenli bölge önerisi; PKK PYD yi korumak amaçlıdır. Dahası, kurmak istediği PKK/PYD devlet yapılanması tamamlanana kadar zaman kazanma amaçlıdır.

Demem o ki, PKK/PYD denilen bu yapıyı, aynı yılanın başını ezer gibi ezmedikçe; değil güvenli bölge, sınıra Çin Seddi bile inşa etseniz nafile!

Unutmayın ağuyu altın tasta sunarlar ve bal da onun suç ortağıdır.

Yine unutmayın, göz olanı, akıl ise olacakları görür.

Lütfen bir daha düşünün…

Bu güvenli bölge projesi, Türkiye için gerçekten güvenli mi?

Yoksa, güvensiz bir tuzak mı?

Hasip Sarıgöz