İDLİP!!!

Hasip Sarıgöz - Şubat 17, 2020 10:18 am A A

Ulu Önderimiz ve Ebedi Başkomutanımız Atatürk’ün de ifade ettiği gibi, Kahraman Türk Ordusu; istilalar yapmak, saltanatlar yıkmak veya saltanatlar kurmak için şunun bunun elinde ihtiras âleti olmaktan uzaktır.

Yani Türk ordusu ne paralı bir istila gücü, ne siyasetçilerin ihtiras oyuncağı, ne de emperyalislerin bir maşasıdır.

O yalnızca büyük Türk milletinin koruyucusu ve onun yüksek menfaatlerinin savunucusudur.

Lakin son zamanlarda sanki işler böyle gitmiyor gibi…

Nasıl mı!

Anlatalım:

TSK tarafından son yıllarda, Suriye’nin kuzeyine üç büyük harekat gerçekleştirildi. Bunlar “Fırat Kalkanı”, “Zeytin Dalı” ve “Barış Pınarı” harekatlarıdır.

Bu üç harekatın ana gerekçeleri neydi?

1. PKK/PYD terörünün bitirilmesi.

2. Suriye’de oluşturulmaya çalışılan “Terör Koridoru”nun önlenmesi.

3. Türk Devleti’nin sınır güvenliğinin sağlanması.

4. Suriye Devleti’nin toprak bütünlüğünün korunması.

Ayrıca bu üç harekat, terörle mücadele kapsamında Adana Mutabakatı’ndan kaynaklanan uluslararası bir meşruiyet ve haklılık içerisinde yapılmıştı.

Bu günlerde dördüncü bir harekat daha yapıyoruz. Üstelik toprak bütünlüğünü istediğimiz Suriye devlet güçleriyle de doğrudan çatışıyoruz!

İyi güzel de, şimdi gerekçelere gelelim:

*İdlip’te şu anda PKK/PYD var mı?

Yok.

*Sınır güvenliğimize yönelik bir tehdit var mı?

Yok.

*İdlip’teki Türk harekatının Suriye’nin toprak bütünlüğüne katkısı var mı?

Yok, tam tersine görünüşe göre Suriye’nin bölünmesine hizmet ediyor! Üstelik emperyalist ABD’yi bölgeye yeniden çekiyor!

*Peki, İdlipte Türkmenlere karşı bir hamle var mı?

O da yok.

Yoksa İdlip’te bir fetih peşinde miyiz?

Yani girip de bir daha çıkmama gibi bir planımız mı var?

Yok.

Çünkü hükümetin şimdiye kadar Suriye konusundaki yaptığı bütün açıklamalara baktığımızda asla böyle bir şey söz konusu değil. (Hoş, olsa yedirirler mi, o da ayrı bir konu)

Hepsinden de önemlisi bu harekatın itiraz edilemez bir meşruiyeti var mı?

Yok!

Diğer yandan bu İdlip meselesi; aynı Saddam’ın Kuveyt’i işgali ve sonrasında gelişen olaylarda olduğu gibi, ABD tarafından Türkiye’ye kurulan büyük bir tuzak olma ihtimali var mı?

Ne yazık ki var!

Böyle bir tuzağı boşa çıkarabilecek güçlü bir ordun var mı?

AKP’nin hayat arkadaşı olan FETÖ’nün yediği haltlar ve sonrasında gelişen vahim olaylar nedeniyle o da yok!

Niye yok demeyin, üzülerek ifade etmek istiyorum ki, Türk ordusu dünyanın en güçlü orduları sıralamasında 13’üncü sıraya kadar gerilemiş durumda. Mısır ordusu bizden daha güçlü iyi mi?

Üstelik bölgede karşımıza aldığımız ordu, Suriye Ordusu gibi görünse de aslında karşımızdaki örtülü güç Rus Ordusu’dur!

Hem Amerika’nın hem de Rusya’nın, bizi Suriye’de savaş cehenneminin en dibine itmek için var güçleriyle çalışmakta olduklarının hâlâ farkında değil misiniz?

Zira bir Türk askerinin ölümü asla umurunda olmayan ABD Dışişleri Bakanı, hayatını kaybeden askerlerimiz için “Şehitlerimiz var” tabirini kullanırken; Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova “Davet edilmediğiniz bir ülkenin topraklarında size saldırı olması doğaldır” demiştir.

Anlayabilen dimağlar için acı gerçek ve kurulan tuzak gün gibi ortadadır.

Öyleyse İdlib’te, *Suriye ordusuyla savaşmanın gerekçesi nedir?

*Askeri hedefleri nedir?

*Taktik hedefleri nedir?

*Stratejik hedefleri nedir?

*Siyasi hedefi nedir?

*Meşruiyeti nedir?

Suriye toprağı olan İdlip’i Suriye ordusuna karşı korumaya kalkmanın mantığı nedir?

Unutmayalım ki haklılığı ve meşruluğu olmayan bütün mücadelelerin kaderi, eninde sonunda kaybetmektir!

Yine unutmayalım ki, (Allah korusun) Türk Ordusu için Suriye’de kaybetmek demek, yalnızca Suriye’de kaybetmek demek olmayacaktır!

Hasip Sarıgöz

Bu haber 594 kez okundu.
Hasip Sarıgöz - 10:18 am A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.