Bugün 19 Mayıs…
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı.
Çok özel bir gün…
El konulmuş aziz bir vatan, esir edilmiş büyük bir millet, ümitsizlik, yokluk ve çaresizlik!!!
Derken, bir gemi yürüdü… Ardı sıra koca bir millet yürüdü…
Türk’ü Türk yapan, onu şahlandıran, ona özgürlük ve bir vatan bahşeden ruh işte o ruhtu.
Gerçekten çok güzel, çok özel ve çok manalı bir gün…
Belki birçoğumuz farkında bile değil.
Ama Atatürk’le, Cumhuriyet’le ve Türklükle karın ağrısı olanlar da böyle özel günleri çok iyi biliyor ve çok yakından takip ediyorlar!
Tasmalarını tutanlara ve hizmetkarı oldukları karanlık güçlere, açıkça veremedikleri kin ve garaz dolu mesajlarını, işte böyle özel günler ve tarihler üzerinden subliminal olarak vermeyi çok seviyorlar!
Lütfen hatırlayın.
700’den fazla iyi yetişmiş vatan evladının hendek, tünel ve barikatlarda şehit ettirilmesiyle sonuçlanan Kürt Açılımı (Çözüm/Çözülme/Yıkım Süreci) ne zaman başlatılmıştı?
10 Kasım 2009’da!
10 Kasım ne?
Son Milli Türk Devleti’ni kuran, Son Başbuğ’un ölüm yıldönümü!
Bu konu birçok Türk aydını tarafından, Atatürk’ün kurduğu üniter yapıya sahip “Milli Türk Devleti’nin Mezarının Kazılması Projesi” olarak algılanmış ve Türk Milleti uyarılmıştı…
Peki millet uyandı mı?
Ne yazık ki hayır!
Peki ya bu çözüm süreci devam ederken, Hükümet destekli ilk resmi görüşmeyi yapmak üzere Bebek Katili Apo’nun ayağına kim gönderildi?
04 Ocak 2013 tarihinde, İmralı Adası’na ilk gidenler, BDP Milletvekilleri Ayla Akat “ATA” ve Ahmet “TÜRK” oldu.
Yani adına PKK Açılımı da denilen bu ihanet projesi kapsamında, İmralı’ya Apo’nun ayağına giden ve Apo ile ilk görüşmeyi yapan; ATA+TÜRK (ATATÜRK) oldu!
Millet uyandı mı?
Hayır!
Çünkü gaflet uykusuna yatanları uyandırmak güç olur.
Yine hatırlayın.
“15 Ağustos” 1461 tarihinde Trabzon ilimiz ve çevresiyle birlikte fethedilen ve fetihle birlikte kapatılarak tarihe gömülen Sümela Manastırı ne zaman açıldı?
AKP’nin millete sormadan aldığı bir kararla yine bir “15 Ağustos” (2010) günü!
Hem de büyük bir gövde gösterisiyle açıldı!
Hani bunlar, güya Osmanlı’yı seviyorlardı ya…
Uykuya devam…
Biz de sarsmaya devam edelim.
Bugün 19 Mayıs ya…
İşte bundan tam 103 yıl önce 16 Mayıs günü kurtuluşa yürüyen bir gemi vardı.
Neydi O geminin adı?
BANDIRMA…
Bandırma nereye gidiyordu?
Samsun’a…
Peki, Bandırma ne demek?
Bandırma antik dilde “güvenilir liman” yakın Türk tarihinde ise direniş, şahlanış ve kurtuluş demek.
Atatürk’ün ‘Gençliğe Hitabe’sinde yaptığı; “Aziz vatanın bütün tersanelerine girilmiş olabilir” uyarısına rağmen, 16 Mayıs’ta (1919) Mustafa Kemal’in “Bandırma Vapuru”yla Samsun’a gitmek üzere yola çıktığı günün tıpatıp aynısı olan 16 Mayıs 2010 günü “Bandırma” ve “Samsun” limanları satıldı!
Üzerinden özenle yürüdükleri başka tarihler ve başka simgeler de var.
Ve inanın ki çok planlı, programlı ve çok öngörülü olarak, adım adım ilerliyorlar. Hani kendileri de diyorlar ya: “Hazmettire, hazmettire…”
İstanbul Atatürk Havalimanı’nı sırf işlevsizleştirerek âtıl duruma sokabilmek için, önce İstanbul’un taa Fizan’ına İstanbul Havalimanı’nı yaptılar.
Atatürk Havalimanı’nı oraya taşıdıkları halde adını özellikle “Atatürk” koymadılar.
Sıra ikinci darbeyi vurmaya gelmişti.
15 Temmuz’u fırsat bilerek, başta Ordumuz olmak üzere, nasıl ki birçok devlet kurumuna büyük darbeler vurmuşlarsa, bu sefer de pandemiyi fırsat bilerek, “hastane yapıyoruz” gerekçesiyle, en önemli pistlerini zevk alarak kırdılar!
Üçüncü ve dördüncü darbeler ise, adı ve kendisi tamamen yok edilerek vurulacaktı!
Milletin tepkisini yatıştırabilmek maksadıyla tuttular, 40 yıllık Çorlu Havalimanı’nın adını Atatürk Havalimanı yaptılar.
Atatürk’ü Çorlu’ya sürdüler!
“Çorlu” ne demek?
“Hastalıklı!”…
İsterseniz sözlüğe bakın.
Çorlu ile Atatürk’ü subliminal olarak birleştirdikleri şeye bakın: Hastalıklı=Atatürk!
Atatürk Havalimanı’na son darbeyi vurdukları çelik dişli canavarları ne zaman soktular?
16 Mayıs…
Yani?
Samsun’a giden Bandırma’nın şahlanışa ve kurtuluşa yürüdüğü gün!
Devam edelim.
Atatürk Orman Çiftliği’nde ağaç katliamı yaparak kendi saltanat saraylarını kuranlar, buranın adını özellikle “Beştepe” diye değiştirmediler mi?
Yine Atatürk Orman Çiftliği’nin 37.000 metrekarelik bölümü, Saray’ın hemen dibine büyükelçilik binası yapılsın diye Amerikalı Coni’ye satılmadı mı?
Atatürk adını, sadece Atatürk Orman Çiftliğinden mi çıkarttılar?
Ne yazık ki hayır!
İnsan unutuyor, o yüzden bazı şeyleri tekrar tekrar hatırlatmakta fayda var.
Mesela adı “Atatürk” olan bütün stadyumların adlarını değiştirerek “Arena” yapmadılar mı?
Dahası var!
Sadece statlar değil; kurumlardan, caddelerden ve sokaklardan da Atatürk’ün adı aynı dönemde kaldırılmaya başlandı.
Deyin hele AKP bütün bunları yaparken bir tanesini dahi millete sordu mu?
Hayır!
Dahası var!
Andımızı yasakladılar!
Milliyetçiliğimizi ayaklarının altına aldılar!
Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin “T.C.”sini kaldırdılar!
İzmir Marşı’nı, Onuncu Yıl Marşı’nı ve dahi Vardar Ovası Türküsünü yasaklamaya kalktılar!
“Ne Mutlu Türk’üm Diyene” yazılarını dağlardan sildirdiler, levhalarını söküp yerlere çaldırdılar!
Türk adını maden suyu şişelerinden bile kazıdılar!
Düşünün bir kere Türk’ün adına bile bu kadar düşmanlık besleyenler, eğer fırsatını bulurlarsa Türk’ün kendisine ne ederler?
Amaçları baştan beri Atatürk’ü her yerden silmek ve her yerden sürmekti!
Çok açık ve net…
Atatürk siliniyor!
Atatürk yüreklerde ve zihinlerde tekrar öldürülmek isteniyor!
Sadece Atatürk mü?
Büyük Türk Milleti’nin direnme azmini oluşturan 19 Mayıs Ruhu öldürülüyor!
Unutmayın: Ruhu yok edilen bir milletin kadavrası yalnızca yem olur!
Tek dişi kalmış canavarlara, dişlerinden kan damlayan sırtlanlara, çakallara, akbabalara ve leş kargalarına!
Onun için, tek şansın uyanmak…
Gün bugündür…
22 yıl aradan sonra ilk defa talih Türkten yana dönmüş, rüzgâr Türk düşmanlarına karşı esmeye başlamıştır.
Bu Türk Milletinin içinde saklı duran 19 Mayıs, özgürlük ve bağımsızlık ruhunun uyanmaya başladığının önemli bir göstergesidir.
İşte uyanmakta olan bu kutlu ruhla, Türk Milletinin önünde önemli yeni seçenekler ve önemli tarihi fırsatlar ortaya çıkmıştır.
Uyanmak…
Uyanık kalmak…
Kürşat’tan, İlteriş Kağan’dan, Bilge Tonyukuk’tan, Kültigin, Bilge Kağan ve Mustafa Kemal’den miras kalan bu ruhu korumak çok önemli.
Türk’ün acundan silinmesini önleyecek ruh, bu ruhtur.
Türk’ün esir edilmesini önleyecek ruh, bu ruhtur.
Türk’ü aynı bir yumruk gibi birleştirerek, önce Turan’a, sonra da Cihan hakimiyetine götürecek olan ruh bu ruhtur.
Büyük Türk Milleti’nin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı Kutlu olsun.
Yeniden uyanmakta olan 19 Mayıs ruhu ebedi olsun.
HASİP SARIGÖZ