İdlib’ten çekilmek demek dört milyon mültecinin daha Türkiye’ye iteklenmesi demektir

Mesele Türkiye’nin beka meselesi haline dönüşmüştür. Bu tespitin süreğen (kronik) RTE karşıtlığı ve düşmanlığı ile beyinleri sabitlenmiş fanatiklerin nefret duygularıyla yahut da bir takım uçuk kaçık komplo teorilerinin kolaycılığına kapılmış beyin tembellerinin üfürmeleriyle bir ilgisi yoktur.

Zamanı geriye döndüremezsiniz, amma velakin şimdi geçmişi tartışmak boştur; içinde bulunduğumuz konuma çare nedir, onu düşünmek zorundayız.

İdlib’ten çekilmek demek dört milyon mültecinin daha Türkiye’ye iteklenmesi demektir.
Muhalefet yapacağız diye İdlib’ten çekilmemizi isteyen densizler, o mültecileri evlerinde mi barındıracaklar?

Daha da önemlisi Türk ulusunun ve onun devletinin itibarı yerle bir olmayacak mıdır böyle bir durumda?

Libya’ya gelince, bu konu Türk Deniz Kuvvetlerinin projesidir; Adı da Mavi Vatan’dır!

Fransız köpeği Hafter, eğer meşru hükümeti düşürürse Türkiye ile yapılan anlaşmaları tanımayacağını, çöpe atacağını açıkladı. Böyle bir durumda ve üstelik de orada 1.500.000 civarında Anadolu’dan gitme Türk leventlerinin torunu bizim anlaşma yaptığımız, BM tarafından tanınan meşru hükümetin yanında ise biz bu duruma nasıl bigane/seyirci kalabiliriz?

Sonuç itibariyle tarih ve coğrafya Türk’ü yeniden büyük bir dünya devleti olmaya çağırmaktadır. Ödediğimiz bedeller ağır olabilir, ancak geri çekilmek, şu ana kadar yitirdiklerimize karşı da altından kalkılamayacak bir vebal teşkil eder.

Türkiye herkese ve her şeye rağmen büyüyecek ve bir dünya gücü olacaktır. Bu makro çerçevede, üstelik de kendisini yöneten siyasilere ve muhalefete rağmen böyle olacaktır.

Tarihin ve coğrafyanın bize biçtiği rol de, kader de budur!

Habibe İnanoğlu – KONUK YAZAR