KALPAK

GÜNCEL - Mart 19, 2019 12:04 pm A A

Bir başlığın ruhu olur mu?

Elbette olmaz.

Ama bir başlık ruhun aynası olabilir.

Öyle başlıklar vardır ki, ruhla giyilir, öyle yakışır yani.

Mesela imamların sarığı öyledir, ruhsuz bir imamın başında öyle eğreti durur ki… O ne kadar doğru taksa da siz bakınca onun eğri olduğunu hemen anlarsınız.

Mesela alimlerin kavuğu, mesela kadıların kavuğu, ve mesela ilim adamlarının başlığı, gönül adamlarının başlığı, mesela mevlana başlığı… Edep ve ilim ehli olmayanların başında durmaz. Riyakarda, yalancıda, dinbazda, kinbazda durmaz, dursa da eğri durur, eğreti durur, çirkin durur, komik durur.

Mesela Kalpak dediğimiz başlık, Fesli Kadir’de doğru durmaz. Doğru durmayacağı için de, her fırsatta fos fikirlerle karşımıza çıkan bu zat Fas’ın püsküllü fesini takar. Ve yine mesela, Çanakkale Konulu veya Büyük Taarruz konulu Cuma hutbelerinde dili bir türlü Anafartalar ve Kurtuluş Kahramanı Mustafa Kemal’e dönmeyen imamlarda da doğru durmaz, aynı sarık gibi eğreti durur.

İşte kalpak da böyle bir başlıktır.

Kalplerimize ve gönüllerimize Kuvvayi Milliye ruhuyla yerleşmiş ve o ruhun başlarımızda parlayan nuru ve aynası olmuştur.

O kuvvayi Milliye ruhu dediğiniz şey kamyona kağnıyı, çeliğe bileği galebe çaldıran serdengeçtilerin ruhudur.

Öldü denilen Türk’ün, aynı bir Zümrüdü Anka gibi, küllerinden yeniden doğarak hayat bulan aziz ruhudur.

Adanmışlığın, vatanseverliğin, inancın, mertliğin ve dahi Türk ülküsüne inanmış yiğitlerin, ay yıldızlı yüreklerin ruhudur.

Sakarya’da ölümüne boğuşan, Dumlupınar’da zafere koşan ve bir 29 Ekim’de Cumhuriyet’e kavuşan ruhtur.

İzmir’in dağlarında çiçekler açtıranların, Kara Fatmaların, Yörük Ali Efelerin ve Hasan Tahsinlerin asik ruhudur.

Kalpak; Anadolu İhtilali’nin, özgür bir ulus olmanın, kulluktan kurtulup yurttaşlık bilincine ulaşmanın simgesidir.

İşte o yüzden de Kalpak; daha çok Mustafa Kemal’i, ihtilalciliği ve milli mücadeleyi akla getirir.

Anadolu ihtilalinin bütün kahramanları kalpaklıdır. Ve bu durum rastgele bir olay değildir.

Çünkü o kalpak; Şeyh Şamil’in efsanevi direnişinin, Yesevi’nin akıl ve öğretisinin, taaa Oğuz Han’dan bu yana Türkistan bozkırlarında hürriyet, hak, adalet ve nizamı alem uğruna at koşturan bozkurt bakışlı, börklü ve kalpaklı yiğitlerin asil ruhlarının, zulüm altındaki Anadoluya aksetmiş bir ışığı, feyzi, nuru, pusulası ve adeta gölgesi olmuştur.

Ulusal Kurtuluş savaşı sürecinde Mustafa Kemal ve arkadaşlarının sadece kalpak takmalarının özel bir anlamı vardır. Çünkü Kalpak, büyük Türk milletinin küfre ve zulme karşı baş kaldırarak şahlanışının simgesi ve baş tacıdır.

Kalpak kahramanlığı çağrıştırır kaltaklığı değil, o yüzden fırıldakların başında düz durmaz.

Kalpak dik durmanın, onurlu davranmanın daha da çok omurgalı olmaya adanmışlığın sembolüdür.

O yüzen de mesela Ömer Halis Demir’e, ya da Fırat Çakıroğlu’na çok yakışır. Ozan Arif’e, Türkan Saylan’a, Kazım Karabekir’e, Fevzi Çakmak’a, İsmet Paşa’ya, Reşat Çiğiltepe’ye ve Fahrettin Altay’a çok yakışır. Her nedense en çok da Mustafa Kemal’e yakışır.

Hani bazı şeyler için derler ya, “adamı onu değil o adamını seçer diye…” İşte kalpak da böyledir. Adamını, yani “adam”ı seçer.

İşte bu yüzden de kalpak; trübinlere karşı oynanan ucuz bir oyunun aracı değil, her türlü emperyalist oyunu bozmaya ant içmişlerin harcıdır.

Kalpak üç beş oy daha fazla alabilmek için takılan siyasi bir başlık değil, zalimden hakkını söke söke almaya baş koymuşların başlığıdır

Bir yere yamanmışların başında eğreti duran bu başlık, günümüzde yaşayan faniler içinde, onu gururla ve onurla giyen gazilerimize yakıştığı kadar hiç kimseye yakışmamıştır.

Ne birilerine koltuk değneği olanlara, ne birilerinin arabasına stepne olanlara, ne ülküsünü can evinden vuranlara, ne de ülküsüzlerin yanında duranlara…

Ne etseler yakışmaz ve yakışmamıştır.

Kalpağı onurla taşıyan o ruh, Türkçülüğü bölücülük olarak görenleri hoş görenlerin, milliyetçiliğin ayaklar altına alınmasını boş verenlerin ruhu değil, ülkü adına baş verenlerin ruhudur.

İşte o kalpak o ruhu taşıyan başlara takılırsa hoş durmakta, ülküyü ve ülkeyi boş vermiş başlarda ise foş durmaktadır.

Kalpak ülküsel bir duruşun adıdır, ülküyü kaltakça içeriden vuruşun değil…

Adamı onu değil, o adamını seçer…

Onun için zorlamayın!

Bazılarında doğru durmaz.

Hasip Sarıgöz

Bu haber 2352 kez okundu.
GÜNCEL - 12:04 pm A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.