Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, Meclis’te düzenlediği toplantıda Cihangir İslam’ın arkasında olduklarını söyledi.
Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Karaduman, “Cihangir Bey’in söylediklerinin harfiyen arkasındayız. Allah muhafaza 15 Temmuz hadisesi gerçekleşmiş olsaydı; bugün siyasi iktidarın kanatları altında olan yönetici zevatın tamamı FETÖ’nün şemsiyesi altında olacaktı. Bunu buradan bir kardeşlik vazifesi olarak söylüyorum. İktidarın kendi yalakalarıyla beraber, kendi yardakçılarıyla beraber, kendi işbirlikçileriyle beraber ülkeyi getirdikleri durum ortada” dedi.
Karaduman, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, FETÖ’nün siyasi ayağının araştırılması için verilen önergenin TBMM Genel Kurulu’nda Ak Parti’nin oylarıyla kabul edilmediğini belirterek, “Geçtiğimiz günlerde ifade ettiğimiz üzere, 15 Temmuz’un siyasi ve ekonomik ayağının araştırılması ile alakalı teklif, Ak Parti ve yandaşlarının oylarıyla reddedilmiş olundu. Şimdi buradan soruyoruz; FETÖ’nün işbirlikçilerinin teşhir edilmesi, kimler, niçin rahatsız etmektedir? 15 Temmuz’un faili FETÖ’nün siyasi ayağı ne demektir? Bu soruların cevaplanması ihtiyacı vardır. 15 Temmuz’un siyasi ayağının araştırılmasıyla ilgili bu önerge reddedilerek kimler korunmak istenmektedir? Bunların cevabının siyasi iktidar tarafından net bir şekilde verilmesi gerekmektedir. Bir yolsuzluğun araştırılmasından ancak ve ancak bir hırsız korku duyacaktır. Yani o hırsızlığı gerçekleştiren kişi bundan korku duyacaktır. Biz biliyoruz ki 15 Temmuz gecesi, bu kalkışmaya cüret eden örgüt, 16 yıldır AK Parti’nin büyütüp beslediği bir yapıdır. Bu girişim; Ak Parti’nin yargının en kritik noktalarına atamasını yaptığı bir örgüt tarafından gerçekleştirildi. Ne istedilerse verdiklerini itiraf ettikleri bir örgüt tarafından gerçekleştirildi. Memleketi parsel parsel bölüştükleri bir örgüt tarafından gerçekleştirildi. Sonuç olarak Ak Parti ve bu ülkeyi yönetenler, bu önergeyi kendi günahları ortaya çıkmasın diye reddetmişlerdir. Yani 15 Temmuz’u, 11 Eylül’ün ABD’ye yaradığı gibi “Allah’ın bir lütfü olarak” gördükleri için ve bunu bu şekilde kullandıkları için bu önergeyi reddetmiş oldular. Bunun üzerinden yürütülen bütün haksızlıklar, muhalefetin susturulması, muhalif her dile pranga vurulmaya çalışılması, 15 Temmuz açısından iktidar için Allah’ın bir lütfu olarak görüldü ne yazık ki. Şimdi bütün bunlar bu haldeyken, ülkeyi bu örgüte neredeyse teslim etme noktasına gelmişken, siyasi iktidarın kendi içerisinde bakanlarından ve ataması yapılan büyükelçilerinden, kardeşi tescilli FETÖ’cü olanların bakan olduğu, büyükelçi olduğu bir ülkede İstanbul Milletvekilimizin sözleri üzerinden bir kampanya yürütmeye çalışıyorlar. Biz burada Saadet Partisi olarak net bir şekilde ifade ediyoruz: ben Saadet Partisi’nin bir Milletvekili olarak, Saadet Partisi’nin ve Milli Görüş Hareketinin bir temsilcisi olarak İstanbul Milletvekilimiz Nazır Cihangir İslam Bey’in sözlerinin tam olarak arkasında durduğumuzu, tam olarak önünde bulunduğumuzu huzurlarınızda ifade etmek istiyorum. 15 Temmuz’un görülmesi gereken iki yönü vardır: Bir halkın 15 Temmuz’u vardır, bir de Ak Parti’nin 15 Temmuz’u vardır. Halk, 15 Temmuz gecesinde milli iradeyi koruyabilmek, millet iradesini koruyabilmek, demokrasinin tahakküm ya da vesayet altına alınmaması için sokağa indi ve gereken her türlü mücadeleyi bedeller ödemek suretiyle ortaya koydu. Ama 15 Temmuz gecesi de sonrasında gelişen süreç de siyasi iktidarın kendi koltuğunu, kendi makamını, kendi iktidarını ve sonuç olarak kendi sarayını korumaya çalıştığı bir süreç oldu. Bu vesileyle ben buradan ifade etmeyi zaruret olarak görüyorum: Daha düne kadar FETÖ’yü biberonla besleyenlerin, bugün İstanbul Milletvekilimizle alakalı en ufak bir sözü söylemeye hadleri de hakları da yoktur. Bunu burada net bir şekilde ifade ediyorum. Eğer bugün bir şeyler konuşulacaksa, eğer bugün bir şeyler söylenecekse 15 Temmuz gecesi olaylar başladığında valizini, çantasını, paraları toplayıp kaçarken meydanlarda milletin hakimiyetini görüp dönen ve miting meydanlarında nutuk atan belediye başkanlarının hesabının verilmesi lazım gelir. Bunun hesabını veremeyenler, ülkeyi parsel parsel bu terör örgütüne peşkeş çekenlerin bizi, yani Saadet Partisi’ni FETÖcülükle suçlamaya hiçbir haddi yoktur. Eğer yüreği yeten varsa, eğer cesareti olan varsa FETÖ ile kimin irtibatı olduğunu, hep birlikte oturup araştıralım. FETÖ’nün siyasi ayağının araştırılmasıyla ilgili biz Saadet Partisi olarak elimizden gelen ne varsa yapalım, yürekleri varsa oturup bir masaya bunu konuşalım. Ama buna yüreği yetmeyenlerin kendi günahını temizlemek maksadıyla, FETÖ’nün yanından bile geçmemiş insanları FETÖ’cülükle suçlaması en basit ifadeyle ahlaksızlıktır” diye konuştu.
Karaduman, Saadet Partisi ve Cihangir İslam’ın FETÖ’cü olmakla suçlandığı süreci hayretle izlediklerini söyledi.
Karaduman konuşmasının devamında şunları söyledi;
KALKIŞMA GERÇEKLEŞSEYDİ AK Parti’Lİ VEKİLLERİN EKSERİYETİ FETÖ’NÜN KANATLARI ALTINA GİRECEKTİ: “Allah muhafaza 15 Temmuz hadisesi gerçekleşmiş olsaydı; bugün siyasi iktidarın kanatları altında olan yönetici zevatın tamamı FETÖ’nün şemsiyesi altında olacaktı. Bunu buradan bir kardeşlik vazifesi olarak söylüyorum. İktidarın kendi yalakalarıyla beraber, kendi yardakçılarıyla beraber, kendi işbirlikçileriyle beraber ülkeyi getirdikleri durum ortada. Bakın net ifade ediyorum; Allah muhafaza 15 Temmuz gecesi istenilen o kalkışma gerçekleşseydi, bugün bu ülkeyi yönetenlerin ekseriyeti ya da parlamentoda olan Ak Parti milletvekillerinin ekseriyeti, FETÖ’nün kanatları ve şemsiyesi altına girecekti. Çünkü bu ekseriyet ülkeyi yöneten zihniyetin iyi olmasından dolayı değil, güçlü olmasından dolayı şu anda iktidardan yanadırlar. Eğer bunları iktidar görmezse, bu ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanı bunu görmezse yarın kendi ayağına dolaşacak olan kitleyi görmezse kendisiyle alakalı da çok hazin bir manzaraya doğru girmek üzereyiz. Biz bunları Saadet Partisi’nin milletvekili olarak, hak ve hakikati her yerde dillendirmeye çalışan ve bu uğurda gerekirse bedeller ödeyen milletvekilleri olarak her platformda ifade edeceğiz.
YÜREKLERİ VARSA ÇIKIP BUNU KONUŞSUNLAR: Bu anlamda da biz güce karşı direneceğiz ve Ak Parti’nin FETÖ ile olan memnu aşkını her yerde ama her yerde ispat edeceğiz. Meclis’in kürsüsünden, basın toplantılarından dışarıdaki halk ile yaptığımız buluşmalardan, bire bir yaptığımız görüşmelere kadar. Bütün konuşmalarımızla iktidarla örgütün yani Fetullahçı Terör Örgütü’nün memnu aşkını her yerde ifade etmiş olacağız. Çünkü iktidara diyoruz ki; zulüm sizdense biz sizden değiliz. Bunu net olarak söylüyoruz. Dün FETÖ’nün yapmış olduğu şeylere bugün iktidar ayniyle devam etmektedir. Ben buradan bir soru soruyorum. İtikadi ve ahlaki olarak siyasi iktidar çıkıp hesabını versin. FETÖ’den farklı olduklarını beyan edecek tek bir şey söylesinler. FETÖ adam kayırmaktan yanaydı. Ak Parti çıkıp desin ki biz adam kayırmaktan değil, liyakatten yanayız. Yürekleri varsa çıkıp bunu konuşsunlar. FETÖ, kamu kaynaklarını sadece kendileri için Allah’ın bir nimeti olarak gören bir zihniyetti. Bugün yüreği yetiyorsa iktidar çıkıp, arkadaşlar kamu kaynaklarının dağılımını adil bir şekilde sağlıyoruz demeye yürekleri varsa bunları konuşsunlar. Bir diğeri, FETÖ, ABD ile işbirliği yapmaktan, ABD ile müttefik olmaktan yanaydı; bugün gelmiş olduğumuz noktada siyasi iktidar ABD ile işbirliklerini pekiştirmenin gayreti içerisindedir.
BU ENKAZIN ALTINDAN AK PARTİLİLER DAHİL KİMSE KALKAMAZ: Bunun en önemli örneği olan Brunson hadisesini de burada ben bir defa daha ifade etmek istiyorum. 15 Temmuz kalkışmasının planlayıcısı ya da Türkiye’deki şefi ya da Türkiye’deki organizatörü dedikleri, papaz dedikleri, ajan dedikleri Brunson’u ABD’nin bir talimatıyla nur topu gibi ABD’ye gönderdiler. Çıkıp buna açıklama getirsinler. Eğer bir şeyler açıklanacaksa, siyasi iktidar birilerini FETÖcü olarak suçlamak yerine kendi günahlarını görmek zorundadır. Eğer bu olmazsa, Türkiye halkını ben ikaz ediyorum ve siyasi iktidarı uyarıyorum: Türkiye’de özellikle 15 Temmuz sonrasında hukuk rafa kaldırıldı, adaletsizliklerle muhalif olan her ses susturuldu, insanların meşru bir zeminde hak arama olanağı ne yazık ki kalmadı. Buna Meclis de dahildir. Bakın burada bir şeyden bahsediyorum: Eğer darbeyle mücadele edilecekse bu, insanların özgürlük alanlarını açmayla mümkün olacaktır; bu, fikir özgürlüğünün önünün açılmasıyla mümkün olacaktır. Dışarıdan gelen insanların bizlere ifade ettikleri şeyler var, dışarıda çok farklı kesimlerden mağdur olan insanlar var; üç kişinin bir araya gelip hakkını araması durumda terörize ve kriminalize edildiği bir süreçten geçiyoruz. Bakın ben buradan iktidarı Allah muhafaza bir şeye karşı uyarıyorum: Herkesin barut gibi dolaştığı bu ortamda, mağdur edilen ve hakkını meşru bir zeminde arayamayan bu topluluklar yarın Allah muhafaza gayri meşru bir zemine kayabilir. Eğer bu topluluklar topyekun buraya kayarsa bu enkazın altından Ak Partililer de başta olmak üzere kimse çıkamaz. Bunu biz, bu ülkenin geleceği, milletimizin selameti ve saadeti için ifade ediyoruz.
CİHANGİR İSLAM’IN ARKASINDAYIZ: Biliyoruz ki problemler hükümetin adamı olmakla değil, hükümetin adam olmasıyla çözülecektir. Biz bir masa etrafında oturacağız ancak bu şekilde bu sorunları çözeceğiz. Aksi halde gördüğümüz üzere bu sorunlar katlanarak devam etmektedir. Ben bu vesileyle, son bir haftadır gündemi meşgul eden, Saadet Partimizi FETÖcü olmakla, Saadet Partimizin İstanbul Milletvekilini FETÖ ile iltisak oluşturmakla geçirdikleri bir süreci hayretle ama hayretle izliyorum. Ve buradan bir kere daha Saadet Partililerin sesini yani Saadet Partililerin vicdanını ortaya koymak suretiyle İstanbul Milletvekilimizin ifade ettikleri her şeyin satırı satırına, virgülü virgülüne arkasında olduğumuzu tekraren huzurlarınızda ifade etmek istiyorum. Her yerde ama her yerde bu hakkı ve hakikati anlatacağız.
Türkiye’yi AK Parti ile FETÖ’nün bu gayri meşru ilişkileri, yani yasak aşkları bu hale getirdi. O yüzden bu problemin çözümü için bu birlikteliği biz her platformda dile getireceğiz. Bundan bir adım geri durmayacağız. Bu, bedel ödememizi gerektirse bile, ülkemizin ve insanımızın geleceği için bu bedeli ödemekten gerekirse kaçınmayacağız”
Kurtulmuş’un Saadet Partisi’ne yönelik akla ziyan açıklamalarına tepki gösteren Karaduman, “Numan Kurtulmuş’un şahsında Ak Parti yöneticileri, Saadet Partisi milletvekillerini ya da Saadet Partisi temsilcilerini gördüklerinde kendi günahlarını hatırlıyorlar. Kendi günahlarını hatırlayan bu zevat, kendi günahlarının üzerini örtmek için Saadet Partisi’ne şedid bir şekilde yüklenmeyi bir vazife olarak görüyorlar. Şimdi ben Sayın Numan Kurtulmuş’la alakalı olarak şunu ifade etmek istiyorum; sayın Kurtulmuş önce çıkıp şuna cevap vermeli; “Harun gibi geldiler, karunlaştılar” dedikleri iktidarın kendisi kanatları altındadır. “Bunlar firavunlaştılar ama biz firavunlaşmayacağız” sözü Sayın Kurtulmuş’un bizatihi kendisine aittir. Önce kendilerinin çıkıp bunu kamuoyuna açıklaması lazım gelir. Aksi halde zaten bunu açıklayamadıkları için bugün bu günahın üzerini örtmek için Saadet Partisi ile alakalı bir karalama kampanyası yürütüyorlar. Diğer bakanların durumu da aynı şekilde” dedi.
Karaduman, Mustafa Varank’ın sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımla ilgili ise, “Sayın Varank’ın milletvekilimizin açıklamasıyla ilgili bir açıklaması var, ben hakikaten çok üzüldüm. Şimdi öyle bir durum ki kendi ağabeyi 15 Temmuz gecesi şehit oldu. Ama 15 Temmuz’un araştırılmasından kendileri korkuyorlar. Kendi kardeşiniz, ağabeyiniz; bizim de kardeşimiz, ağabeyimiz orada 15 Temmuz gecesi şehit oldu. Nasıl olur da ağabeyi şehit olmuş olan bir bakan, bu önergenin kabul edilmemesi, yani FETÖ’nün siyasi ayağının, o gece kardeşini katledenlerin açığa çıkmasını istemez. Kanaatimce, önce çıkıp buna cevap vermeleri lazım gelir. Aksi halde bu problemleri çözebilmemiz mümkün olmayacaktır. Ben sayın Kurtulmuş’un bu açıklamasıyla da beraber, İstanbul Milletvekilimizin son Genel Kurul konuşmasında bir kulun, bir beşeriyete ya da bir insana kulluk etmesine karşı olması da bununla ilgili çok sert bir ifade de bulunması da kanaatimce Kurtulmuş’un içinde bulunduğu hezeyanı çok net bir şekilde gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Kaynak MilliGazete