Çanakkale Zaferi ve günümüzün Vaizleri

Musa Baykal - Ekim 23, 2018 2:10 pm A A

 Dinin kabuğunda oyalanan, hakikatine eremeyen,cehennemden sanki kendi fırınıymış gibi bahsederek oraya dilediğini sokup dilediğini çıkaran vaizlerden bu halk bıktı.

Vaizler 16 Mart Cuma günü cuma namazında Çanakkale Zaferi’ne değinen hutbe okudular.Her ne hikmetse devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları için (Çanakkale Gazisi oldukları halde) hutbede dua etmediler.

Oysa Gazi ,din adamlarına büyük değer verirdi. Onları yüceltirdi. O dönem ki din adamları da ezici çoğunlukla milli mücadeleyi destekledi.

Bazı vaizler,islamiyet’in yüce ruhunu anlayamayan veya anlamak imkanı bulmadan din adamı kimliğini kazanabilmiştir.
Bu tipler din yolunu “kar yolu” saymış cahil ve aldatılmış kişilerdir.
Divan şairleri bu kişileri çok sert tenkit etmiş,
Devletin yıkımından sorumlu tutmuştur.
İzzet Molla,“Herkes bilir ki, cihan kulların günahlarıyla yıkılmaz. 
Cihanı, âlimlerin dalkavukluğunun yıkacağını herkes bilir”
Dini istismar eden bu sözde din adamları halkı cehennemle korkuturken, kendileri şirke dalmış; ölü helvasına aşerecek nispette dünyalığa meyleden bu ikiyüzlü güruh, hilelerle halktan para sızdırma yollarına gitmişlerdir.
Camideki vaizlerin gönlü paraya kayınca, sözleri de halka tesir etmez olmuştur. 
Yol gösterecek olanlar sırat-ı müstakimden ayrılınca, halkın da yolunu şaşırması tabiîdir:
Vaizler yüzünden günümüzde iyi hocalar selameti uzlet köşesine çekilmekte bulmak zorunda kaldılar.
Kuvvetli vatansever duygusu olan din adamlarına bir kelime sözümüz olamaz;
Milli mücadelenin ilk zamanlarında halkın kafası karışıktı. İşte “gerçek din adamları” devreye girerek, halka gerçekleri anlatmaya başladılar. “Doğru yolu” gösteren vaaz ve nasihatlardan sonra halk çalışmaya başladı.
Öyle ki müftü Ahmet Hulusi Efendi İzmir’in işgalinden dört saat sonra “işgal edilen memleketin halkının silah sarılması dini görevdir” diyerek cihat ilan etti…
19 Mayıs 1919’da Gazi Mustafa Kemal Paşa Samsun’a geldiği gün ,vali ve belediye başkanı izne çıkmış onun yerine Hacı Molla şehir namına Gazi’ye “hoş geldin”demiştir.
Amasya’nın önemli din adamı müftü Hacı Tevfik “nurani çehresiyle”, gazi ve arkadaşlarını karşılayarak “Bütün Amasya emrinizdeyiz gazamız mübarek olsun paşam “demiştir.
Amasya tamimi de bu huzur ortamında yapılabilmiştir.
Sivas Kongresi için Gazi karşılayanlar arasında müftü Abdurrauf Efendi en öndeydi. Hatırat da “Sivas kongresini hazırlayan heyetin içinde olan müftü hatıratta “kongre hazırlık için cübbesinin eteklerini toplayarak ev ev dükkan dükkan dolaşıyor”yazmaktadır.
Mustafa Kemal ve Arkadaşlarını, Kayseri’de müftüAhmet Remzi Efendi başta olmak üzere din adamları ve öğrencileri karşıladı.
Ankara müftüsü Rıfat Efendi 27 Aralık 1919’da “Seymen Alayı” ile Gazi’yi karşılayarak İngiliz’e Fransız’a milli mücadele için gözdağı vermiştir.
Tüm kongrelerde din adamları Gazi Mustafa Kemal’in teşviki ile önemli rol almıştır
Sivas kongresinde manda tartışmaları yapıldığında Erzurum müftüsü Hoca Raif Bey mandacılığı kesin reddederek Gazi’ fikirlerinin yanında olmuş böylece tereddütleri gidermiştır.
İsmet Paşa’nın dahi mandacılığı savunduğu bir ortamda Raif Hoca’nın kesin tutumu din adamının milli mücadelede ki rolünü göstermektedir.
Batı Cephesi komutanı Ali Fuat Cebesoy hatıralarında milli ordu geri çekilince başı sarıklı Hafız İbrahim Isparta’da, İsmail Şükrü Afyon’da direnişi devam ettirmiştir. İsmail Şükrü başındaki sarığı çıkarmaksızın asker kıyafeti giyerek 600 kişi toplayarak Batı Cephesi’nde en ön safta çok ciddi mücadeleler yürütmüştür.
Milli mücadelede din adamları çok önemli roller üstlenmiş müdafaa-i hukuk örgütlerinin yöneticileri olmuşlardır.
Binlerce yıllık bir tarihin ve toprakların sahibiyim demişlerdir.
Hocalar Türk milletinin ruhunda ve benliğinde var olan direniş ruhunu ateşlemiştir.
İngilizler milletin dine sahip çıktığını görünce, Haydarizade İbrahim Efendi’den fetva istemiş onun bu alçak teklifi kabul etmemesi üzerine yerine Şeyhülislam olarak Dürrizade Ahmet Efendi’yi atamışlar “Milli mücadeleye katılanların katli vaciptir” fetvası yayınlatarak ajanlarıyla ve uçaklarla her tarafa dağıttılar. Bu fetvadan sonra Ankara’nın dibinde Beypazarı’nda isyan çıktı. Firarlar başladı. Milli Mücadele başarısız olması söz konusuydu.
Vatansever din adamları devreye girerek daha sonradan ilk diyanet başkanımız olacak Ankara müftüsü Rıfat Efendi öncülüğünde 155 ulemanın incelemesiyle,”Ankara fetvası”nı yayınlandılar, milli mücadelenin meşru olduğu padişahın ve halifenin esir kaldığı vurgulandı.
Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları daima din adamlarıyla irtibatlı olmuş onlara gerekli desteği ve saygınlığı göstermiştir.
Din adamları vatan için uğraşırken vaizler saygısızlığı sünnet saymışlardır.
Atâyî’nin dediği gibi, sözde dindar geçinen, fakat aslında kendisine mezar bekçiliği dahi 
emanet edilemeyecek kadar zayıf karakterli olan bu vaizler ,acaba vatan için hangi mücadeleye katılmışlar da, kendilerine devletin garantisini veren,
Çanakkale Gazisi Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını saymıyorlar…

Bu haber 165 kez okundu.
Musa Baykal - 2:10 pm A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.