RANTTAN İHANETE, KAZ DAĞLARI GERÇEĞİ!

Hasip Sarıgöz - Ağustos 22, 2019 7:14 am A A

Ortada müthiş bir doğa katliamı var!

Büyük bir rant ve şaha kalkmış bir talan var!

Ağaçlar kesiliyor, toprak kazılıyor, yaban hayatı sürülüyor, toprak/su kirletiliyor ve bu şekilde ekolojik dengenin canına okunuyor!

Dur diyen yok!!!

Ama buna rağmen diyorlar ki; “Kaz Dağları’ndaki talana 2001 yılında CHP izin verdi”. Tam 18 yıl önce…

Oysa bu söyleme itibar edebilmek için, bir madenin aranıp bulunmasından, kazılıp çıkarılmasına kadar geçen aşamaları iyi bilmek gerekiyor.

☆Her şeyden önce bir sahada bir madenin olabileceğine ilişkin bulguların tespit edilmesi gerekiyor.

☆Bu bulguları tespit eden şirket veya kurum bir “Maden Arama Projesi” yapar ve devletten bölgede ön inceleme yapmak için izin ister.

☆Bu izni alan şirket sahada ön incelemeyi yapar ve devlete “Ön İnceleme Sonuç Raporu”nu sunar. 

☆Eğer bölgede maden olduğuna dair güçlü bulgulara ulaşılabilmişse bu rapora dayanarak detaylı inceleme izni ister.

☆Eğer bu izni alırsa şirket ön arama faaliyetine başlar. Ön arama faaliyati sonuçlanınca da devlete “Ön Arama Faaliyet Raporu”nu sunar.

☆Bu rapordaki bulgular da bölgede maden var diyorsa, şirket detaylı ve genel arama için devletten izin ister.

☆Bu izinler verilirse, şirket çeşitli sondaj kuyuları, ufak çaplı yarmalar ve yine arama amaçlı (çıkarma değil) çeşitli küçük galeriler açarak maden arama faaliyetini tamamlar.

(Buraya kadar olan, uzun yıllar alabilen ve arama ruhsatına istinaden faaliyet gösterilen bu döneme, aynı zamanda fizibilite dönemi de denir. Tabi şirket her safhada devlete yapılması gereken ödemeleri de yapar.)

☆Bu faaliyetin sonunda sunulan “Genel/Detay Arama Faaliyet Raporları”nda yeterli rezerve sahip ve ekonomik değeri olan bir madene raslanmışsa o zaman şirket işletme ruhsatı için devlete başvuru yapar.

☆İşte bu aşamada ÇED ( Çevresel Etki Değerlendirme Raporu) devreye girer. Alanda yapılacak faaliyetlerin çevreye verebileceği zararlar bu raporda yer alır ki, çoğu zaman rüşvet, iltimas ve kayırmaların devreye girdiği aşama da işte bu aşamadır.

☆ÇED Raporu da olumlu çıkarsa artık Maden İşletme Ruhsatı verilebilir. Diyelim ki bu ruhsat da verildi, her şey bitti mi? Hayır.

Dikkat edin, henüz bir tek ağaç bile kesilmiş ve maden çıkartma adına bir tek kazma dahi vurulabilmiş değildir.

☆En son, madeni işlerken çevreye ve canlılara zarar verebilecek teknik/kimyasal yöntemler kullanmayı planlayan şirketler için verilmesi gereken bir izin daha vardır. Onun adı da “Gayrisıhhi Müessese İzni”dir. (Siyanürle altın ayrıştırma işlemi de bu izni gerektiren işlemdir.)

İşte bu izni de aldığınızda artık oradaki ağaçları kesmeye, toprağı kazmaya ve yaban hayatını da sürgün etmeye başlayabilirsiniz.

Eksiği fazlası olabilir, ama süreç kabaca böyle işliyor.

Bütün bu süreci neden anlattım? Çünkü konu doğru anlaşılsın istiyorum da ondan.

Bugün yapılan bu çevre talanının odağındaki şirket hangi şirket?

Alamos Gold…

Alamos Gold kimdir?

Amerika, Kanada, Meksika ve Türkiye’de projeleri bulunan bir maden şirketi.

Şirketin faaliyet aşamalarda bulunan projeleri ise; Lynn Gölü (Kanada), Esperanza (Meksika), Quartz Dağı (ABD), Kirazlı (Türkiye), Ağı Dağı (Türkiye) ve Çamyurt (Türkiye).

Görüldüğü üzere şirketin Türkiye’de üç projesi bulunuyor. Bu üç proje de Çanakkale il sınırları içerisinde.

Bugün çok büyük bir talana uğradığı için halkın “Su ve Vicdan Nöbeti” tuttuğu yer neresi? Bu şirketin Çanakkale Kirazlı’da bulunan altın madeni sahası…

Şimdi, izni CHP verdi dedikleri yerdeki talana, kim izin vermiş ona bakalım.

İlk maden arama faaliyeti CHP (DSP) zamanında başlamış mı? Başlamış.

Yani daha ilk aşama… Fakat unutmayalım ki maden arama ile maden çıkarma aynı şeyler değildir. 

Bu şirkete Garisıhhi Müessese İzni ne zaman verilmiş?

4793 sayılı rapor ile 27/09/2012 tarihinde, yani AKP döneminde! 

Peki, CHP tarafından bu felaketler önlensin diye, konu ile ilgili meclis araştırma önergesi ne zaman verilmiş?

465 sayı numarası ile 19/06/2012 tarihinde, yani gayrisıhhi müessese izni verilmeden yaklaşık 3 ay önce…

Bu önergeyi kim reddetmiş? AKP!

Peki ya projenin ÇED Raporu ne zaman verilmiş?

2013 yılında, 2001 yılından tam 12 yıl sonra yani yine AKP döneminde!

Ayrıca projenin ÇED olumlu kararının iptaline karşı Çanakkale Belediyesi ile Kaz Dağı ve Madra Dağı Belediyeler Birliği tarafından açılan bir dava var mı? Var. Bu dava halen devam ediyor mu? Ediyor.

E şimdi nasıl oluyor da bu işin günahı CHP’nin oluyor? 

El insaf yani…

Olayın başka başka yönleri ve boyutları da var.

Bu tip madenler yalnızca ağaçlar kesilip ormanlar ve vahşi yaşam talan edilerek mi çıkarılır?

Tabi ki hayır.

Galeriler ve tüneller yöntemi ile üst yapıya hiç zarar verilmeden de çıkarılabilir.

İyi de Kaz Dağlarında neden bu yöntem uygulanmıyor?

Cevap çok basit: PAHALI da ondan!

Çünkü Alamos Gold denilen bu şirket mümkün mertebe “düşük maliyetli üretim” yani ballı börek projelerine çöreklenmeyi seven bir şirket. Onun için “vahşi madencilik” de denilen yüzey madenciliğini tercih ediyor!

Bakın Şirketin CEO’su John McCluskey, 22 Mayıs’ta İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenen Kanada Madencilik Sempozyumu’nda yaptığı sunumda Kirazlı Projesi için neler söylüyor: 

“Projenin iç verimlilik oranı yüzde 44. İşe başladığımızda 1 doların 3 Türk lirası, şu anda ise 6 lira olduğunu düşünürsek bu kârlı bir proje (…) Bu gerçekten istisnai bir proje.”

Türkçesi ballı börek. Türkiyenin ormanları yok olsa, suları zehirlense ne olur ki? Nasıl olsa onlar altınlarını çıkarınca bu ülkeden çekip gidecekler… Gerisini de Türkler düşünsün!

Evet onlar için galeri yöntemi ile altın çıkarmak pahalı. Bunu anlayabiliyoruz, fakat anlayamadığımız şey; bizim ormanlarımız, havamız, suyumuz… Neden sudan ucuz?

Yine diyorlar ki, “orası Kaz Dağları değil, Kaz Dağlarına 40 kilometre uzaklıkta bir yer”, sanırsınız ki bunlar bu işi çorak, çölleşmiş bir yerde yapıyorlar.

Tam 195 bin ağacın katledildiği iddia ediliyor! Aslında iddiaya da gerek yok, bölgenin havadan çekilmiş fotoğrafları her şeyi anlatmaya yetiyor da artıyor bile.

Hani derler ya “özrü kabahatinden büyük” diye, geldiğimiz nokta da aynen böyle. Diyelim ki burası, Kaz Dağları değil de Afyon Sandıklı’nın Ak Dağları, o zaman talan meşru mu olacak?

Yine hadi diyelim ki bütün suç CHP’nin, yahu şu anda her şey ellerinde değil mi? Ellerinde… Öyleyse, bir KHK ile durumu düzeltmeyi değil de, neden yapılan talanı savunmayı seçiyorlar???

Allah hiç kimseyi, sırf siyasi taraftarlığı yüzünden haksızlığı, yalanı ve talanı savunmak durumunda bırakmasın.

Önce dediler ki “buranın iznini CHP verdi”, ama esas iznin AKP tarafından verildiği anlaşılınca şimdi diyorlar ki; Kaz Dağlarının eteklerinde CHP’lilerin villaları var! Var mıdır? Olabilir, AKP’lilerin ve diğer partililerin de olabilir. Eğer ormanlarımız talan edilerek yapılmışsa, kim yaptıysa yanlış, kim ettiyse kötü, buralara her kim imar izni vermiş ve her kim onaylamışsa doğaya ihanet etmiştir!

İyi de bu durum AKP’nin çevre günahlarını ve çevre katliamını yok eder mi, haklı mı çıkarır?

Şimdi diyeceksiniz ki, sen CHP’nin avukatı mısın?

Hayır ne avukatı ne de üyesiyim.

Bizim işimiz ne CHP’yi ne de başka bir partiyi savunmak değil. 

Fakat unutmayın ki, hakkı savunmak Hak’kın gereğidir.

İnşallah yakında su ve vicdan nöbetinde de buluşmak üzere.

Hasip Sarıgöz

Bu haber 686 kez okundu.
Hasip Sarıgöz - 7:14 am A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.