KÖPRÜ

Hasip Sarıgöz - Eylül 7, 2018 1:00 am A A

 Bugün 18 Mart 2017…

Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıldönümü…

“1915 Çanakkale Köprüsü”nün temeli işte böyle anlamlı bir günde atıldı.

Biri Çanakkale’de, diğeri de Lapseki’de eşzamanlı olarak iki tören birden düzenlendi.

Törenlere devlet erkânımız tarafından en üst düzeyde katılım sağlandı.

Vatanımıza ve milletimize hayırlı olsun.

Tabi ki mutlu olduk, tabi ki gururlandık ve ülkemizin yol, köprü ve tünellerle ulaştığı seviye nedeniyle iftihar ettik.

Lakin, bir de madalyonun öbür yüzü var. İşin diğer yönlerini de görüp yazmazsak sanırım milletimize haksızlık etmiş oluruz.

Onun için peşinen söyleyelim ki, kimse “Türkiye’nin gelişmesini çekemiyorsunuz” falan demeye kalkmasın.

Zira vatanseverlik; vatan ile ilgili iyi kötü her türlü gelişmeyi yakından takip etmekle, doğru teşhis ve doğru çözüm önerileri ortaya koymakla ve en çok da halkı bilinçlendirmekle olur.

Bu törenler 18 Mart Deniz Zaferini kutlama ve Çanakkale Şehitlerini anma törenleriyle birleştirilmiş bir “temel atma” töreniydi.

Yani siyasi bir referandum mitingi değildi.

Törenlerin en iyi şekilde yapılabilmesi için devletin bütün imkânları seferber edilmiş, törene katılan devlet erkânı da devletin ulaşım araçlarıyla oraya gelmişlerdi. Çok büyük bir bölümüne de zaten devlet tarafından harcırah ödenmektedir.

Lakin gördük ki, tören alanına gelen yurttaşlarımıza üzerinde “EVET” yazılı şapkalar ve flamalar dağıtıldı.

Devlet büyüklerimizin yapmış oldukları konuşmalara da yine referandum için evet propagandaları damgasını vurdu.

Sorarım size, böyle bir törende evet yazılı şapkaların ve flamaların ne işi vardı?

Devlet büyüklerimiz bu töreni neden siyasi bir mitinge dönüştürme gayreti içinde oldular?

Bu konuda takdir sizindir.

Bugün temeli atılan köprünün bir de başka bir boyutu var ki, etkisi milletimizin üzerinde uzun yıllar sürebilecek sakıncalar barındırmaktadır.

Eğer artık “feribot kuyrukları bitecek, 25-30 dakika yerine beş dakikada köprüyü geçeceğiz, üstelik artık feribot geçişlerinde soyguna uğramayacağız” diye düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz.

Neden mi?

Şöyle anlatalım:

Bugün için bir araç, Çanakkale Boğazı’ndan karşı kıyıya feribotla 35 TL ödeyerek geçebiliyor. Bu da Avro cinsinden yaklaşık 9 Avro.

Yeni yapılacak köprünün geçiş ücreti ise 15 Avro+KDV, yani 16 Avro olarak açıklandı. Bu da TL cinsinden eder yaklaşık 62 TL.

Bu ücretler sadece taksi ve otomobiller içindir. Kamyon, otobüs, tanker ve tırlar ise yandı!

Yani, “köprüden geçti gelin” diyebilmeniz için 35TL yerine tam 62TL ödemek zorunda kalacaksınız.

Eğer siz üçün beşin hesabını yapmayacak kadar zengin değil de orta halli bir vatandaş iseniz! Mecburen, nereden geçersiniz?

“Tabi ki feribot” dediğinizi duyar gibiyim.

Şimdi sıkı durun.

Ayrıca, devletimiz tarafından müteahhit firmaya, bu köprüden günlük 45.000 aracın geçişi garanti edilmiş durumda. Dile kolay 24 saatte tam 45.000 araç, 1 saatte eder 3.750 araç… 

Hem de tam 16 yıl boyunca…

Yani günlük 45.000 araç geçişi üzerinden, köprünün bir günlük maliyeti: 

45.000 Araçx16 Avro=720.000 Avro eder. 

Bu da TL cinsinden 2.808.000 TL eder. 

Yani eski para ile köprünün günlük maliyeti 2 Trilyon 808 Milyon lira…

Görülen o ki eğer bu köprüden günde 45.000’den az araç geçerse aradaki milyonlarca liralık farkı millet olarak biz ödeyeceğiz.

Peki, insanın aklına “yahu üzülmeye hiç gerek yok belki de bu kadar araç bu köprüden geçer de biz de zarardan kurtuluruz” diye bir düşünce gelmiyor mu?

Elbette geliyor ama ne yazık ki, istatistikler ve matematik öyle demiyor.

Üstelik ben 3 yıla yakındır Gelibolu’da ikamet etmekteyim, “Gelibolu’yu Düşlüyorum” adlı makalem için feribot geçişlerini de özellikle incelemiş biri olarak ben şimdiye kadar Gelibolu’da 1 saate 3.750 araç düşen bir trafik hiç görmedim hatta yarısını bile görmedim.

Paki devletin bu konudaki istatistikleri ne diyor?

Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımızın 2017 yılının köprü ve otoyollara ilişkin 40 günlük “Araç Geçiş Raporu”na göre; “Yavuz Sultan Selim Köprüsü”, “Osman Gazi Köprüsü” ve “Avrasya Tüneli”ne verilen geçiş garantileri yüzünden milletin zararı 1 günde 3.000.000 lirayı bulmuş durumda.

Bu da yıllık 1.095.000.000 TL eder. 

Çanakkale Köprüsü’nün müteahhit firmaya 10,4 milyar TL’ye mal olması öngörülüyor ve bu firma 16 yıl boyunca bu köprüyü işletecek. Günde 45.000 araç geçse de geçmese de 2.808.000TL’yi cebine indirecek. Geçenlerin parasını araç sahiplerinden, geçmeyenlerinkini ise devletten alacak, yani milletten…

16 yılın sonunda ise, 16.352.000.000 TL’yi garanti olarak cebe indirmiş olacak.

Köprü iyimser bir tahminle, eğer yıl boyunca yarı kapasitede çalışırsa, 16 yılda vatandaşın cebinden çıkacak olan para tam 8.176.000.000TL’dir. Diğer iki köprümüzü ve bir tünelimizi de bu hesaba siz ilave edin.

Hesap böyle.

Siz müteahhit olsaydınız, karlı olmasa böyle bir projeye girer miydiniz? Katmerli kar varsa hiç kaçırır mıydınız?

Peki, siz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, “Sosyal Bir Devlet” olduğunu biliyor muydunuz?


Bu haber 457 kez okundu.
Hasip Sarıgöz - 1:00 am A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.